Türkiye'nin finansal yapısında son yıllarda önemli değişimler yaşandı. Bankacılık sektöründe biriktirilen mevduat miktarı, 2023 itibarıyla 12 trilyon liraya ulaştı. Bu durum, hem bireysel tasarruf sahipleri hem de yatırımcılar için çeşitli fırsatlar ve riskler doğuruyor. Mevduatların artışı, ekonomik büyüme, faiz oranları ve enflasyon gibi birçok faktöre etki ediyor.
Türkiye’deki mevduat miktarının 12 trilyon lirayı aşması, tasarruf sahiplerinin bankalara duyduğu güvenin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Ekonomik belirsizliklerin arttığı dönemlerde, bireyler ve işletmeler tasarruf yapma yoluna gidiyor ve bu da mevduat rakamlarını yükseltiyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) verilerine göre, 2023 yılı itibarıyla toplam mevduat miktarında kaydedilen bu artış, özellikle düşük faiz oranlarının ve enflasyonun etkisi ile daha da anlam kazanıyor.
Bireysel mevduatlar genellikle vadesiz ve vadeli hesaplar şeklinde ikiye ayrılmakta. Mevduatın büyük bir kısmı vadeli hesaplarda bulunurken, vadesiz hesaplardaki artış da dikkat çekiyor. Bireyler, son dönemde yaşanan ekonomik belirsizlikleri göz önünde bulundurduklarında, tasarrufları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak istiyor. Vadesiz hesaplar, anlık ihtiyaçları karşılama kolaylığı sunsa da, vadesiz mevduatın düşük getiri sağladığı da unutulmamalıdır.
Mevduatlar, bankaların kredi verme kapasitesi üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Bankalar, topladıkları mevduatlar sayesinde kredi vererek ekonomiye can katmakta. Ancak yüksek mevduat miktarı, aynı zamanda bankaların karşı karşıya olduğu bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Tasarruf sahiplerinin faiz oranlarına olan hassasiyeti, bankaların rekabetçi faiz oranları sunmasını zorunlu kılıyor. Düşük faiz dönemleri, bankaların kârlılıklarını olumsuz etkileyebilir.
Öte yandan, mevduatların büyümesi, bankaların likidite durumunu güçlendirmekte ve istikrarlı bir büyüme için olanak sunmaktadır. Ancak bu durum, bankaların daha fazla kredi vermesi anlamına da gelmez. Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde, bankalar risk aversion (riskten kaçınma) eğilimleri neticesinde, kredi verme konusunda temkinli davranma ihtiyacı hissedebilmekte. Bu da, piyasalarda bir daralmaya yol açabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de mevduat miktarının 12 trilyon liraya ulaşması, ekonomik dengelerin değiştiği ve tasarruf bilincinin arttığı bir döneme işaret etmektedir. Bireylerin, ekonomik belirsizlikler karşısında tasarruf yapma konusunda daha temkinli davrandığı ve bankaların bu durumu nasıl yöneteceği ise merak edilen diğer bir konu. Önümüzdeki dönemde mevduatların bankacılık sektörüne yönelik uzun vadeli etkileri daha net bir şekilde ortaya çıkacak.