İstanbul, Ankara ve İzmir, 2023 yılının sonlarına yaklaşırken, siyasi gündemi sarsan bir olayla çalkalandı. Ekrem İmamoğlu'na destek vermek amacıyla düzenlenen eylemler, büyük şehirlerin meydanlarını doldurdu. Hem şehirlerin dinamizmi hem de katılımcıların coşkusu, bu eylemleri unutulmaz kıldı. Siyasi atmosferin giderek gerildiği bir dönemde yapılan bu gösterilerin, Türkiye’nin demokratik yaşamında nasıl bir rol oynayacağını hep birlikte göreceğiz.
İstanbul, eylemin en büyük amfitiyatrosu oldu. Taksim Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi, İmamoğlu’na verdiği desteği haykırdı. Eyleme katılanlar, dövizler ve pankartlarla, “Halkın sesi susturulamaz!” sloganları attı. Yağmurun başladığı anlarda bile, kalabalık hiç dağılmadı; desteklerinin arkasında durmaları gerektiğini düşündüklerini belirten katılımcılar, bu durumu adeta bir dayanışma mesajı olarak görüyorlardı. İmamoğlu’nun özellikle son dönemde yaşadığı zorluklar, eylemin sembolizmini artırarak İstanbul’un çeşitli kesimlerinden insanları bir araya getirdi.
Başkent Ankara’da ve Ege’nin incisi İzmir’de de benzer eylemler yapıldı. Ankara'nın Kızılay Meydanı, kadınların öncülüğünde düzenlenen bir mitinge ev sahipliği yaptı. Kadın katılımcılar, “İmamoğlu’yla biz varız!” yazılı pankartlar taşıyarak, öz güven dolu bir duruş sergiledi. Eylem, kadınların yalnızca bir siyasi duruş değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın simgesi haline geldi. İzmir’deki katılımcılar, eylemlerinin İmamoğlu’na destek vermenin ötesinde, demokrasiye ve kadın haklarına dair bir manifestoya dönüştüğünü düşünerek alanı doldurdular.
Her iki şehirde de, İmamoğlu’nun partisi CHP’ye olan destek duruşu vurgulandı. Partinin liderleri ve milletvekilleri, eylemlerde sahne aldı ve katılımcılara teşekkür ederek onların mücadele azmini arttırdı. Yerel sanatçılar da sahne alarak, destek şarkılarıyla eylemlere renk kattı. Eylemlerde Bayern Münih forması giymiş bir grup genç, futbol tutkularından yola çıkarak eğlenceli bir atmosfer yarattı ve bu da katılımcılar arasında bir kardeşlik duygusu oluşturdu.
İmamoğlu’na destek verme amacıyla düzenlenen bu kalabalık etkinlikler, Türkiye genelinde değişik siyasi kesimlerden bir araya gelen insanları göstermesi açısından da önemli bir tablo çizdi. Sadece bir liderin arkasında durmaktan öte, Türkiye’nin geleceğine yönelik umudu yeniden yeşerten bir hareketin başlangıcı olarak değerlendirildi. Gerek İstanbul’un kalabalığında gerekse diğer şehirlerdeki coşkulu kalabalıklarda, insanlar kendi seslerini duyurmak için el ele vermiş gibi görünüyordu.
İmamoğlu’nun katıldığı bir toplantıda, eylemci grupların oluşturduğu komiteler, bu gösterilerin sadece bir etkinlik değil, aynı zamanda derin bir politik değişim arayışının parçası olduğunu vurguladılar. Ülkedeki ekonomik sorunlar, sosyal adalet talepleri ve özgürlük arayışları, eylemlerin hem sosyal hem de siyasi boyutunu anlamlandırmak için önem taşıyor. Geçmişte Türkiye’de düzenlenen benzer eylemlerin, toplumsal değişimler üzerinde ciddi etkileri olmuştu ve eylemcilere göre, bu sefer de benzer şekilde bir değişim rüzgarı başlatılabilecek.
Sonuç olarak, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki bu büyük eylemler, yalnızca İmamoğlu'na destek amacıyla yapılmış gibi görünse de, gerçekte daha geniş bir demokrasi ve adalet mücadelesinin en temel göstergeleri arasında yer almaktadır. Türkiye’nin dört bir yanındaki insanların, bir araya gelerek güçlü bir ses oluşturması, gelecekteki siyasi atmosferin de nasıl şekilleneceğine dair ipuçları vermektedir. Bu eylemler, özellikle genç nesil için, siyasi katılımın ve toplumsal değişimin öncüsü olabilecekleri hissini de pekiştirmiştir. Her bir katılımcının yarattığı atmosfer, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin belki de en önemli anlarından biri olarak hafızalarda yer edecek.