Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku hakkında belirsizliklerin sürdüğünü ve bu stokun mevcut konumunu belirlemede zorluklar yaşadıklarını açıkladı. Bu gelişme, İran’ın nükleer programı üzerindeki uluslararası endişeleri daha da artırırken, küresel güvenlik dinamiklerini yeniden düşünmeye zorlayacak kritik bir dönemeçte olduğumuzu göstermektedir.
UAEA, yıllık raporunda İran’ın nükleer faaliyetlerine yönelik detaylı bir analiz sunarak, zenginleştirilmiş uranyum miktarının büyüklüğüne dair çelişkili bilgiler ortaya koydu. Raporda, İran'ın elindeki zenginleştirilmiş uranyum stokunun miktarının 2023 yılı itibarıyla önemli ölçüde artmış olabileceği ancak bu stokun nerede bulunduğuna dair yeterli bilgiye ulaşılamadığı vurgulandı. Bu durum, uluslararası toplumda İran'ın nükleer silah geliştirme ihtimali konusunda ciddi kaygılar doğuruyor.
UAEA’nın bu raporu, İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın (JCPOA) yürürlüğünün sona ermesi sonrası gelen belirsizliklerin ve gerginliklerin artırıcı bir faktör olarak değerlendiriliyor. Anlaşmanın imzalandığı dönemde, İran’ın nükleer yükümlülükleri ve denetimleri sıkı şekilde belirlenmişti; ancak bu anlaşmanın 2018 yılında ABD tarafından iptal edilmesiyle birlikte, İran’ın nükleer faaliyetleri büyük bir hız kazanmış durumda.
Bu gelişmelere karşı uluslararası toplumdan gelen tepkiler ise oldukça çeşitli. ABD ve Avrupa ülkeleri, UAEA'nın bulgularının ışığında, İran’a yeni yaptırımlar uygulamayı düşünüyor. Özellikle, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun tespit edilememesi, bu ülkenin nükleer silah üretme hedefine adım adım yaklaştığı anlamına gelebilir. Her ne kadar İran yönetimi, sivil amaçlar için zenginleştirme yaptıklarını savunsa da, bu açıklamalar uluslararası camiada kuşku yaratıyor.
Türkiye dahil olmak üzere birçok bölgesel aktör, İran’ın nükleer programının kontrol altına alınması gerektiği noktasında hemfikirken, diplomasi kanallarının kapalı olması durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Önümüzdeki süreçte, UAEA’nın İran üzerindeki denetim mekanizmaları ve uluslararası müzakerelerin yeniden başlaması, nükleer programın geleceği açısından kritik bir öneme sahip.
Sonuç olarak, UAEA'nın İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun yerini belirleyememesi, sadece bölgesel güvenlik için değil, küresel nükleer silah denetim mekanizmaları açısından da ciddi bir tehdit oluşturuyor. İran’ın nükleer hedefleri ve bu hedeflere ulaşmadaki potansiyeli, dünya genelindeki siyasi dengeleri değiştirebilir. Bu belirsizliklerin çözülmesi için uluslararası toplumun hızlı ve kararlı adımlar atması gerekmektedir.